6 Mayıs 2014 Salı

Aşk Mektupları / Letters to Juliet 2010


New York’ta yaşayan Sophie nişanlısı Victor ile birlikte ön balayı için İtalya’nın Verona şehrine gider.Şehri dolaşırken ziyaret ettiği yerlerden biri de Juliet’in Evi olur.Buradaki duvar aşk için tavsiye isteyenlerin mektupları ile doludur.
Herkes çekildikten sonra mektupları toplayan kadını takip ettiğinde kendilerine Juliet'in Sekreterleri diyen bi grupla karşılaşır..Merakına yenik düşüp gruba katıldığının ertesi günü Sophie bir mektubu almak isterken duvardaki taş düşer ve içinden 50 sene öncesine ait bir zarf çıkar.



Mektubun sahibi, Lorenzo adlı gence aşık olan fakat onu terketmek zorunda kalan Claire’dir.aradan çok zaman geçmesine rağmen yinede mektup yazıp Claire ulaşan Sophie, o ve yakışıklı torunu Charlie ile birlikte yıllar sonra Lorenzo’yu bulmak için yola koyulur.
Bu yolculuk hepsinin hayatını değiştirecektir.

Açıkçası arkadaş tavsiyesiyle başladığım bu filmi bu kadar seveceğimi düşünmemiştim ama sevdim..Gerçekten..

Konu olarak biraz içi boş,biraz zayıf kalsa da anlatılmaya çalışılan hikaye,çekilen yerlerin olağanüstü güzelliği ve büyüleyen eski evler,tarlalar izlerken karakterlere değilde daha çok çevreye odaklanmamı sağladı diyebilirim..
Çünkü normalde İtalya öyle çok ilgimi çeken bi yer diil..Avrupa şehirlerinin soğuk duruşu yüzünden görmek istediğim şehirler sıralamasında belki ortalarda bi yerde ama bu filmde gördüğüm o yerler çok değişik bişiydi..Soğuk bi günde izlediğimden belki bilmiyorum ama o sıcaklığı sevdim..Garip bi şekilde kendimi iyi hissettirdi bana..Birde yemeklere azıcık odaklansalardı..3-5 tarif alabilseydim benden mutlusu olmazdı sanırım..Neyse...  :)))


Bunların dışında karakterlerde fena değildi..Claire'in (yaşlı teyze) o kadar yol tepip Lorenzo'yu bulduğunda verdiği tepkilere çok güldüm..Tipik ergen kız durumu ve tepkisiydi ki sanırım hatun kısmı olarak hiç değişmiyoruz.. :D

Her yaşta verdiğimiz aşk mücadelesi hiç bitmicek bu gidişle de.. 

Başroldeki Amanda nam-i diğer Sophie rolünü iyi kotarmıştı..Giydiği kıyafetler ve finaldeki örgülü saçları çok hoştu ,çok beğendim..Ayrıca Sophie'nin tipik Amerikalı gel-gitleri ,Charlie'nin soğuk ve katı İngiliz duruşunun zamanla yumuşaması pambık gibi olmasını adım adım izlemek güzeldi..Gerçi Charlie'nin tipinden çok hoşlanmadım ama neyse film hatırına görmezden geliyorum...kkk


Kısacası izlerken ben çok keyif aldım..Uzun zamandır böyle güzel ve izlerken insanı yormayan film izlememiştim ve açık söylemek gerekirse bu çok iyi geldi..Eğer sizde romantik bişiler izlemek isterseniz bu film çok iyi bi seçim olabilir..Keyifli seyirler...


Burda da filmi bana tavsiye eden arkadaşımın filmle ilgili yorumları var..Okumak için tıktık...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...