25 Aralık 2016 Pazar

19 Ağustos 2016 Cuma

2 Film 1 Aktör : Paul Walker

Herkese merhaba.. 
Epey uzun bir aradan sonra tekrar sahalara döndüm diyemiyorum ama taslaklara attığım bu yazıyı görünce toparlayıp yayınlamak istedim.. Eskisi kadar vakit bulamıyorum buraya ama umarım son olur bu.. Neyse hadi başlayalım... :)

İlk filmimiz geçen senenin en çok ses getireni ve hasılat toplayanı olan '' Hızlı ve Öfkeli 7 ''.
Ben yine her zamanki gibi herkes izledikten ortalık epey bi durulduktan sonra izledim bunu.. Ve evet lafınıza geldim. Gerçekten denildiği kadar varmış.

'' Dominic Toretto (Vin Diesel) ve ekibi, artık suç dünyasını geride bırakmaya karar vermiştir. Owen Shaw'u alt ettikten sonra yollarını ayırmışlardır. Ancak komadaki Shaw'un kardeşi Deckard Shaw (Jason Statham) kardeşini bu hale getirenlerden intikamını almaya kararlıdır ve başta Torretto olmak üzere ekibin üyelerini tek tek öldürmeye ant içmiştir. Bu sırada Jakarde adlı Somalili bir terörist ve Mr. Nobody diye bilinen bir üst düzey hükümet görevlisi, Tanrının Gözü adlı çok değerli bir bilgisayar programının peşine düşmüştür. Toretto ekibini tekrar toplayarak Shaw'u durdurmak ve programı geri almak zorunda kalacaktır. ''

Bir sürü isimler karakterler filan derken iş epey karışık bu filmde. Üstelik benim gibi her filmi farklı zamanlar ve farklı sıralamalarla izliyorsanız. Neyse ki karakterlere olan aşinalıktan isimleri öğrenemesem de , muhteşem ötesi tipten ayırt etme yeteneğimle!!! bunun da üstesinden geldim izlerken.. :D
 Aslında filmi izlemek için tek sebebim Paul Walker'dı.. Oyunculuğunu çömezliğinden bu yana çok sevdiğim biriydi ve ölüm haberini aldığımda ne kadar şaşırdığımı ve ne kadar üzüldüğümü anlatamam..Sanki çok yakınımmış gibi ..
Neyse filme bu sebeple başladım ama uff dehşet ötesi bişi çıktı her zaman ki gibi.. Başlamadan önce onun sahnelerinin nerede başlayıp bittiğini ve ne kadarının dublör olduğunu bildiğimden o sahneleri daha bi içim cız ederek izledim. Ama asıl vuruşu final sahnesindeydi ki orada gözyaşlarımı konuşturmuş olabilirim..
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

2013 yapımı İkinci filmimiz ise Paul'ün görmediğimiz bir yönüyle alakalı..Vurdulu kırdılı kısımdan romantik, ailesi,bebeği için herşeyi yapmaya hazır baba rolünde bu sefer..

''Film, Nolan’ın (Paul Walker) hikayesini anlatıyor. Türkçeye ''Yaşam Savaşı'' adıyla çevrilen filmde Katrina kasırgası sırasında eşi doğum sırasında hayatını kaybeder ve yeni doğmuş bebeği ile hastanede tek başlarına kalırlar. Doğa şartlarına ve yağmacılara karşı vereceği mücadeleyi anlatmaktadır.''

Filmi seyretme sebeplerinden biri gerçek olaylardan uyarlanmasıydı.Bir diğer sebepse tabi ki de filmi tek başına göğüsleyen Paul Walker..Mekan olarak tek bir yerde geçmesiyle ve sürekli tekrarlanan sahnelere rağmen konunun akışı çok etkili işlendiğinden buna çok takılmıyorsunuz. Konunun akıcılığı sayesinde ben bu durumun hiçbir saniyesinde sıkılmadım. Her sahnede şimdi ne olacak diyerek elim yüreğimde bekledim..
Ayrıca bir babanın canla başla çocuğunu kurtarma mücadelesi , Paul Walker gibi iyi bir aktörün mükemmel performansı eşliğinde seyredilmeye fazlasıyla değiyor. İzlerken babanın takdire şayan bir şekilde kendini ve bebeğini hayatta tutma savaşı tüylerimi diken diken etti diyebilirim. Özellikle bebekle konuşması, eşiyle yaşadığı mutlu anlara geri dönüş sahnelerinin olduğu yerler filan derken film içinize işliyor. 
Film ile ilgili takıldığım tek şey ise bu nasıl hastaneee.. Yarım yamalak çalışan tıbbi cihazlar, denişik bir hasta protokol sistemi filan..Tamam film için hepsi ama bu kadar da olmaz canım. Saç baş yoldum burda ben.. :(  
Bir diğer haksızlıkta puanlamayla alakalı.. Son zamanlarda niyeyse imdb puanlarına göre film seçer oldum ve bu film de İmdb'de 5.8 lik saçma bir puana sahip .. Aktörü sevmesem kesin gözden kaçırmıştım yani.. 
O yüzden puanı filan boşverin bence mutlaka izlenmeli bu film.. 
Keyifli seyirler..

13 Şubat 2016 Cumartesi

Ve Sonunda..Harry Potter'ın 8. Kitabı Temmuzda Çıkıyor..


Herkese merhaba..
Uzun zamandır beklediğimiz bi haberle geldim bugün size.Gerçi haber çıkalı 2 gün oldu ama ben anca fırsat bulabildim.Görmeyenler duymayanlar için de buradan davul zurna eşliğinde duyurayım istedim. :D
Harry Potter'ın 8. kitabı sonunda geliyorr...tey tey tey... :)

Haberlere göre yeni kitabın ismi Harry Potter And The Cursed Child (Lanetli Çocuk) ve 31 Temmuz'da, yani Harry Potter'ın doğum gününde satışa sunulacak. Bu kitap, aslında tiyatro oyunu olarak sahnelenen çalışmanın kitap uyarlaması olduğu söyleniyor. Ve yazar koltuğunda ise bu sefer sadece J.K. Rowling değil Jack Thorne ve John Tiffany de var. Haberlere göre üçü beraber bir tiyatro oyunu yazıyor,ancak kitabın senelerdir devamının çıkmasını bekleyen fanlar yüzünden senaryoyu oyunun ilk gösteriminden sonra satışa sunmaya karar veriyorlar..Böylelikle kitap Prova metinleri ve Tamamlanmış okuyucu baskısı olmak üzere iki versiyon halinde satışa sunulacak.


Ayrıca The Daily Mail’in yaptığı habere göre bu oyun 2 bölüm halinde Harry’nin Hogwarts’a kabul edilmeden önceki yıllarıyla beraber, Lily ve James'in hikâyesi de işlenecek.Ama öncelik Harry'nin Dursley'lerle geçirdiği yıllara verilecek.

23 Ekim 2015 tarihinde yayınlanan resmi sinopsiste (ön çalışma) de fanları heyecanlandıran şu ifadelere yer veriliyor: 
Harry Potter olmak her zaman zordur. Şimdi de kendisi Sihir Bakanlığı’nda çok çalışan bir memur, üç okul çağındaki evladın babası ve bir koca olduğunda işler yine zor.
Harry ait olduğu yerde kalmayı reddeden geçmişiyle başa çıkmaya çalışırken, en genç oğlu Albus da hiç istemediği bir aile mirasıyla mücadele etmek zorunda. Geçmiş ve gelecek iç içe geçerken, hem baba hem de oğul rahatsız edici bir gerçeği öğrenecekler: Bazen karanlık hiç beklenmedik yerlerden gelir.

Bu arada söylenilenlere göre hikaye Harry’i son bıraktığımız yerden, yani Dokuz Üç Çeyrek Peronu’ndan çocukları uğurlarken kaldığımız yerden devam edecek. Her ne kadar tiyatroda sergileneceği için 2 ayrı macera olsa bile tek kitap olarak basılacağı da planlananlar arasında..


7 Şubat 2016 Pazar

Dünyalar Arası Karmaşaya Hazır olun : Evim / Home (2015)


Bir sebepten kendi gezegenlerini terketmek zorunda kalıp, Dünyayı istila eden Buf halkı bulundukları yeni dünyaya yerleşmeye çalışırken fazla arkadaş canlısı Of'un bu yeni yerleştikleri dünyayı düşmanlarına ifşa etmesiyle başlayan bir kovalamaca Evim animasyonu..Hem halkı tarafından kovalanan ve peşindeki düşmanlardan kurtulabilmek için Dünya'da bir yerlerde saklanmaya karar veren Of, bu gezegende güvende olacağına inansa da işler hiç istediği gibi gitmez ve  büyük bir karmaşa başlar.


Sevimli uzaylı dostumuz tek çareyi Lüle adlı bir kızdan yardım almakta bulur. Şimdi her ikisini de, dünyanın etrafında dolaşacakları son derece eğlenceli ve renkli bir yolculuk beklemektedir.Hem Of hem de kısa sürede kendisiyle dostluk kuran Lüle;farklı olmanın ve hatalar yapmanın insanlığın bir parçası olduğunu anlayacaklardır. Her ikisi de kendi dünyalarına ait olmayan yabancılar konumuna düştükten sonra, kendilerini biraz daha tanıma ve yüzleşme fırsatı bulurlar. 



Amerikalı çizer ve çocuk kitapları yazarı Adam Rex'in (1973-) "The True Meaning of Smekday" adlı kitabından sinemaya önce kısa film sonra da animasyon olarak sunulan Dreamworks Stüdyolarının son uzaylı istilası animasyonu “Evim”  Rihanna, Steve Martin, Jim Parson ve Jennifer Lopez gibi birbirinden ünlü isimleri bir araya getirmesiyle de oldukça eğlenceli bir film.

 

Rengarenk görüntülere sahip bu animasyon hem çocukların hemde büyüklerin sevebileceği bir tarzda. Anlattığı hikaye hem çok eğlenceli hem çok neşeli..İlk izlemeye başladığınız andan itibaren insanı sarıp sarmalayan sevimli bir konusu var.
Bunların dışında ana tema genelde karşımızdaki insanlara önyargıyla yaklaşmamak ,her an herşeyin ter yüz olabileceği olsa da altında verdiği önemli mesajlar da var bu animasyonda..Korkunun yapabilecekleri,iletişim kurmadığımızda olanlar,yardımlaşmanın önemi derken epey düşündürdüğünü söylemeliyim.

Kısacası izlerken çok eğlendiğim , müziklerini sevdiğim benim için aşırı tatlı bi filmdi Evim.. Buf ırkı gibi bişey yapmak bence çok muhteşem bir fikir.Her duyguya göre renk değiştiriyor olmaları, konuşmaları ,yerden bitme halleri ve Of'un bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi,merakı çok sevimliydi.Ama favorim herşeyi deneyerek garip şekillere giren liderleri oldu.. :D Ayrıca Lüle karakterinin Rihannayla olan benzerliği de çok şaşırtıcıydı benim açımdan..
Eğer hala izlemediyseniz bence mutlaka izlemelisiniz..
Keyifli seyirler.. :)


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...