16 Aralık 2014 Salı

The Voice Kids 2014 Germany

Selam millet..
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba demek çok garip bi duygu..Büyük ihtimalle senenin son yazısı bu olucak ama yine de belli de olmaz..
Bu yazının ana konusu gibi içimde tutamayıp bunu mutlaka paylaşmam lazım dediğim bişi çıkarsa yine burdayım diyebilirim..


Neyse bugünkü konu aramızda daha önceden haberi olan var mıydı bilemiyorum aramızda ama benim geçenlerde kardeşimin dürtüklemesiyle fark ettiğim bir yarışma programı..
Bizdeki O Ses Türkiye'nin farklı bir versiyonu olan The Voice Kids birkaç yıldır Almanya'da yapılıyomuş..Yarışmacıların koçlarından biri Almanya'nın Eurovision 2010 birincisi Lena isimli hatun..Hoş o sesle nasıl birinci olmuş şaşırdım ya neyse konumuz bu değil.. :D
Dipnot:Sağdaki jüri üyesi (Henning Wehland) Yüzüklerin Efendisindeki Boromir'e benzemiyo mu?Lütfen yalnız olmadığımı söyleyin.. :D

Evet devam edelim..Kısacası büyüklerin değilde küçüklerin yarıştığı,ortaya devasa sesli çocukların çıktığı oldukça eğlenceli bir program The Voice Kids..Her bölümü izlemesem de izlediğim kısımlardaki şarkı söyleyen çocuklar inanılmazdı..Yani o minnacık vücuttan nasıl böylesine büyük ve melodik sesler çıkabilir ki..Çok şaşırtıcı.
Yaş aralığı 8 ile 14 arası değişen bu çocukların arasında Türk olan birkaç tane yarışmacı da var ki sesleri hiçte yabana atılacak gibi değil..Hepsini değil sadece en en en beğendiklerimi burada paylaşacağım ama siz eğer isterseniz youtube'dan diğer yarışmacılara göz atabilirsiniz..

İlk dinlemenizi istediğim yarışmacı Richard..Utandığından ilk şarkısını perde arkasından söyleyip şarkı bittiği zaman perdenin inmesiyle yaşadığım şok inanılmazdı..Yarışmanın favorilerinden iken nasıl olur da birincilik başkasının olur inanamadım ya neyse..


İkinci dinlemenizi istediğim kişi Soufjan..Türkçesi ya da Arapçası Süfyan..Sanırım Arap kökenli bir yarışmacı ama deli bir ses var çocukta.. :D Biraz da kıvrak tabi..:) Seslendirdiği şarkı Lady Gaga'dan Applause..Epeyce zor bir şarkı gibiydi ama hiç zorlanmadı..


Sololardan dinlemenizi istediğin son şarkı ise Laura'ya ait..Whitney Houston'ın efsane şarkısı I Will Always Love You'yu eminim bu kadar genç bir sesten dinlememişsinizdir..Ses ince ama çıkışlar müthiş..Bu arada sanırım bu  başka bir sezona ait çünkü jüride kıvırcık bir adam var..


Dinlemenizi istediğim son iki parça ise eleme gecelerine ait..İlk videoda Türk kızı Lara ve Lene var..Seslendirdikleri şarkı Ellie Goulding'in ünlü şarkısı Burn..Yalnız kızlar o kadar harika bir düet yapmışlar ki orjinalinden çok daha mükemmel söylemişler..Hatta
şarkıyı düetten sonra dinlediğimde ''ıyy bu ne böyle mıy mıy mıy'' dedim..Sarışın kızın elenmesi ise kötü oldu.İkilinin ses uyumu harikayken değerlendirmemek çok yazık olmuş.. :(


İkinci eleme şarkısı ise Richard ve Jasmin ikilisine ait..Richard'ı zaten bir üstte dinlemiştiniz ama burda bambaşka..Jasmin adındaki kız 14 yaşında olmasına rağmen epey büyük göründü gözüme ama sesi yinede devasa..Lara ve Lene düetindeki durum bunda da geçerliydi benim için.Seslendirdikleri şarkı John Legend - All of me..İzleyince bana hak vericeksiniz kesinlikle asıl şarkıcıdan daha güzel söylemişler..Resmen dinlerken insanın içine dokunuyor..


Bu yaz tatilini Almanya'da geçiren kardeşim gitmeden 1 ay önce bunların toplu konserleri olduğunu öğrenince baya üzülmüş.Videoları bana izletmeden önce pek anlam veremedim çocuk işte ne kadar olabilir ki dedim ama izledikten sonra gerçekten harikalarmış dedim yani...Şaşırtıcı olan ise kendi dillerinde hiç şarkı duyamamış olmam..Söyledikleri şarkıların hepsi ingilizce olması biraz garip geldi bana açıkçası.Neyse..
Umarım sizlerde beğenmişsinizdir..Fikirlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın..
Görüşmek üzere.. :)



1 Aralık 2014 Pazartesi

Kamisama Hajimemashita /2012



Momozono Nanami'nin babası pislik herifin tekidir ve kimsesi olmayan biricik kızını, büyük bir borcun altında bırakarak evden kaçmıştır. Aynı gün icra memurları gelir ve Nanami kendisini bir çanta dolusu eşyasıyla parkta bulur. Kalacak bir yeri veya gidecek kimsesi yoktur. 
Zavallı kız hayat bundan daha kötü olamaz derken bir köpek tarafından kovalanıp ağaca tünemiş bir adam görür. Ona yardım edip köpeği kovar ve adam da karşılık olarak Nanami'yi alnından öper ve ona kendi evini vereceğini söyler. Kandırılma riskini göze alarak adamın tarif ettiği yere giden Nanami kendini perili gibi görünen bir tapınakta bulur. 




Dahası bu tapınak sahiden de "perili"dir ve Nanami orada pek de hoş karşılanmaz.Hoş karşılanmamasının sebebi olan Tomoe , evin eski hizmetkarıdır ve onu birdenbire bırakan ilk efendisine kızdığı için Nanamiyi efendi olarak kabul etmek istemez..Nanami'nin hem bununla başa çıkması hemde Tomoeyi öperek onun efendisi olduğuna ikna etmesi gerekmektedir..
Ve bu hiç kolay olmaz..



Serinin ilk başları oldukça komik ilerlerken sonralara doğru Nanami ve şeytan Tomoe arasında filizlenen romantikimsi şeyler ayrı bi hava katmış diziye..Keyifli zaman geçirmek için kısa bölümlü eğlenceli bi anime arıyosanız iyi bi seçim olabilir..
Keyifli seyirler...

Dipnot:Birkaç ay sonra ikinci sezonu da çıkıcakmış.. :D tey tey tey...



6 Kasım 2014 Perşembe

Ateşli aynasızlar/ The Heat (2013)


Ekip ruhundan anlamayıp tek başına çalışması ve bütün övgüleri toplaması yüzünden FBI'da ki ajanlar tarafından sevilmeyen kuralcı özel ajan Sarah Ashburn (Sandra Bullock),terfi alabilmek için Boston'daki bir uyuşturucu çetesini çökertme işine gönüllü olur..Lakin gittiği yerde ona devamlı arıza çıkaran polis memuru Shannon Mullins (Melissa Mccarthy) ile başa çıkamayınca işin yolunu ortak olmakta bulurlar..
Araştırdıkları çetenin eski elemanlarından biri Mullins'in eski kardeşi olunca işler karışır..Kardeşi korumak için herşeyi yapacak olan Mullins peşinden Asburn'u de sürükleyince macera başlar..Artık Ashburn için kibar nazik FBI ajanı kimliği gitmiş yerine ağzı bozuk cevval atakan biri gelmiştir..

 

Evett bol ekşınlı bir filmle geldim ben pek sevgili okuyucularım..

Daha önce Melissa Mccarthy'i izlediniz mi bilmiyorum ama ''Nedimeler'' filminde izleyip sınır tanımayışına ve oynadığı deli role bayılmıştım ben..Bu filmde de ona yakın bi karakteri var ama daha kötüsü..

Ağzı feci bozuk ve suçlular konusunda korkunç bir ünü varken, kurallı ve kibar bir FBI ajanıyla mecburen ortak olunca işler baya karışıyo..Kendisini düzeltemeyeceğine göre ortağı olan Sandra Bullock'u kendine benzetiyo diyebiliriz..

Film boyunca ekşının adım adım gelişini görmeyi ve arada minnak dozlar halinde verilen duygusal anların sonrasında yaşananları çok sevdim.Çoğu yeri bol kahkaha eşliğinde izledim ama özellikle son sahnede Ashburn sedyede yatarken olanlar ve Mullins'in kediyi kapıp geldiği anlarda gülmekten kendimden geçtim diyebilirim.. :D

O yüzden benim tavsiyem bu aralar izleyecek eğlencelik bişiler arıyosanız The Heat filmini kesinlikle es geçmemeniz yönünde..

9 Ekim 2014 Perşembe

İç acıtan Bir Anime: Hotaru Na Haka / Ateşböceklerinin Mezarı

 Ateşböceklerinin Mezarı II. Dünya Savaşı'nın sonuna yakın bir dönemde Japonya'da geçer. Filmde, bombalanan Kobe şehrinde hayatta kalmış 14 yaşındaki Seita ve onun 4 yaşındaki kızkardeşi Setsuko'nun umutsuz çabaları anlatılır.
Filmin başlangıcında, nasıl sonlanacağı sezinlenmektedir. Seita Sannomiya İstasyonu'nunun karanlık bir köşesinde terkedilmiş ve bir deri bir kemik halde ölür. Ardından ruhu kızkardeşinin ruhuyla bir araya gelir ve kardeşler trenle çeşitli istasyonlara giderlerken geriye dönüşlerle ve fon sesiyle geçmiş anlatılır.
Liman şehri Kobe'ye bombalı saldırı yapıldıktan sonra anneleri ölen Seita ve Setsuko teyzelerinin yanına giderler. Başlangıçta iyi görünen teyzeleri zamanla çocuklara daha az yemek verip daha kötü davranmaya başlar. Bunun üzerine kardeşler şehrin dışında yer alan eski bir sığınağa taşınmaya ve kendilerine bakmaya karar verirler.
Seita, kendisi ve kardeşi için tarlalardan sebze çalmaya ve bombalama esnasına evleri yağmalamaya başlasa da yiyecek bulmak giderek zor bir hale gelir. Sonunda küçük kız yetersiz beslenmeden ölür. Seita kardeşi için insanlardan uzakta yalnız bir cenaze töreni düzenler. Ardından kızkardeşine ait küllerin birazını şeker kutusuna ekler ve kutuyu ve babasının fotoğrafını birlikte ölene kadar taşır.
Filmin sonunda Seita ve Setsuko'nun ruhları görülür. Artık sağlıklı ve iyi giyimli görünmektedirler ve yan yana oturarak günümüz Kobe'sine bakmaktadırlar.

Ateşböceklerinin Mezarı Isao Takahata'nın yazıp yönettiği 1988 Studio Ghibli yapımı çok eski bir animasyon filmi. Asya filmlerini izlemeye başladığımdan beri sağdan soldan mutlaka izle diye tavsiyeler alsam da konusu yüzünden açıkcası bi türlü cesaret edememiştim..Bugün ise bi anlık cesaretle hadi bi izleyeyim dedim ama boğazıma oturan yumru sanırım o cesareti tam anlamıyla verememiş olduğunu gösterdi bana..
İzlerken başı sonu belli olduğundan çok kasmadım kendimi ama çok çok iç acıtıcı, '' nasıl bi dünya bu ,insanlık öldü mü yahu?'' dedirten bi yapısı var animasyonun..
Hikaye aslında Akiyuki Nosaka'nin aynı isimli romanından temel alarak oluşturulmuş.Ve Nosaka'nın 2.dünya savaşı sırasında küçük kardeşinin Setsuko gibi hayata veda etmesi gibi gerçek bir olaya dayandırılmış..Animasyon tarihinin en sarsıcı filmlerinden biri olarak gösterilse de Hotaru na Haku savaşın ne denli acımasız olduğunu,arka planda yaşanan trajediyi,savaşın ideolojisini değil de insani değerleri gayet açık ve net olarak göz önüne sermesi bakımından bence çok önemli bi anime..
O yüzden benim gibi ertelemeyin ve mutlaka izleyin..

25 Eylül 2014 Perşembe

Ramaiya Vastavaiya 2013


Yurt dışında yaşayan ve memleketine bir düğün için gelen Ram , herkes tarafından şakacı,şımarık ve bir o kadar da sorumsuz biri olarak bilinir.Sona ise çok güzel bir hint güzelidir..Ram ile köylü güzeli Sona bir düğünde tanışırlar ve birbirlerine aşık olurlar.Fakat Ram iyi bir eğitim almış ve soylu bir aileden gelmektedir, Sona ise köyden çıkmamış normal eğitimde bir kızdır bu sınıf farkı bilhassa Ram'in ailesi tarafından hor görülür ve bu ilişkiye onay çıkmaz.Ayrılmaları için yapılan türlü baskıya rağmen Ram ise hayatının kadını olduğuna inandığı Sona'dan vazgeçmemekte kararlıdır. 
  
Aşkının gerçekliğini Sona'ya kanıtlasa da bu seferde önlerine Sona'nın abisi çıkar..Abi Ram'e bir sınav yapar..Sınava göre köyde bi süre yaşayıp köy ve çiftçilik işlerini başarır ve abinin o seneki toplam ürününden daha fazla ürün yetiştirirse aşkını kanıtlayabilir ve böylelikle Sona'ya kavuşabilir..Peki bu nasıl olabilir? Elini sıcak sudan soğuk suya sokmamış biri bunların hepsinin üstesinden gelebilir mi?İşte tüm soruların cevabı bu filmde..
Bir bakıma ''eğer seviyosan aşkın için herşeye katlanırsın '' mottosuyla çekilmiş eğlencelik bir hint filmi diyebiliriz bu film için..
Aslında bahsedilecek çok bişi yok klasik hint filmi ama Ram'in saf ve masum tavırları için bile izlenir..Ki daha önce izlediğim hiçbir hint filminde böyle yapışık çocuk görmedim ben..
Çocuğun koalamsı tavırları ,kızı gördüğünde kafasında yanan ışıklar ,saflığı filan çok eğlenceliydi..
Bunlarında dışında hint filmlerinde görünen ve bize saçma gelen şeylerde yok değildi..Bi oyuncak için ateşlere atlamak gibi..

Birde dikkatimi çekti kızın replikleri çok çok azdı ki bu hint filmlerinde görülür şey diil..Hep carlayan kızlar vardır hint filmlerinde ama bu film onların çok dışındaydı ve kızın ağzından ''ha'' dışında kelimenin çıkmayışı baya sinir bozucuydu..
Kısacası hint filmlerini seviyosanız eğer pişman olmayacağınız bi seçim bu film..Birkaç yerde bi başka filmin aynısı olduğunu ama bunun kadar komik olmadığı yönünde yorumlar okudum ama bahsi geçen filmi bilmediğim için birşey söyleyemiycem..

Film hakkında da çok bişi anlatamadım ama onun yerine bi sürü gif koydum ne demek istediğimi daha kolay anlatır diye..Umarım sıkılmamışsınızdır..
Keyifli seyirler..

7 Eylül 2014 Pazar

Anime: Soredemo Sekai wa Utsukushii (2014)


Yağmur Düklüğü’nün yağmur çağırma yeteneğine sahip dört prensesinden en küçüğü olan Nike istememesine rağmen barışı korumak için Güneş Kralı Livius'un yanına evlendirilmek için zorla gönderilir. Nike krallığa vardığında, hakkında hiçbir şey bilmediği kralın dünyayı üç yılda fethetmiş bir çocuk olduğunu öğrenir ve hayal kırıklığına uğrar.Ayrıca Livius önemsiz sebeplerle Nike'nin yağmur çağırmasını istemektedir..Nike bütün bunlara dayanamaz ,kral olsa bile bu duygusuz çocuğa dünyayı öğretip ,onu adam etmeye kararlıdır.



Geçtiğimiz günlerde nerede denk geldim bilmiyorum ama konusu ilginç gelince balıklama atlayıp izlediğim bi anime Soredemo Sekai Wa Utsukushii.. Toplamda 12 bölüm olup ,bölüm sayısının azlığı ve romantik-komedi-doğaüstü üçlüsünü içinde barındırmasıyla kalbimi çelse de izlemeye devam ettikçe çokta beklediğim gibi çıkmadığını farkettim..


Konu gayet cezbedici ama içi tam dolu gibi değildi nedense..Sanırım bu erkek karakterin el kadan bebe olmasından kaynaklıydı..İlk başlarda ilginç gelip ''ay ne komik hihihoo'' gibi tepkiler verdirse de sonraları ''yok canım olurmu ,yok artık '' cümlecikleri kafanızın bi tarafında dönüp durmaya başlıyo..Yani benim öyle oldu..
Vücudu ve yaşı kemale ermiş Nike'nin yanına ,her ne kadar gözleri yetişkin biri gibi baksa da o çocuğu bi türlü oturtamadım sevgili, koca ya da her ne derseniz o kalıba işte..


Kısacası ben çok hoşlanamadım ama bu türü sevip bu tip şeyleri takmadan eğlence niyetine izleyenler için iyi bir seçim olabilir..
Keyifli seyirler..


8 Ağustos 2014 Cuma

Blogda Kitap Satışı !!!

Selam millet..
Bu sefer farklı bişiyle geldim size..
Kitaplığımda bulunan ve bi daha okumayacağım kitaplarımı satışa yada takasa çıkarıyorum ki yenilere yer açılsın..
Çoğu orjinal ama sahaftan aldıklarım konusunda çok emin değilim ne yazık ki.O yüzden sahaftan aldıklarımın yanına not düştüm..Hepsi yeni gibi ve hiçbir yıpranmış hali yok..Birde kitapların çoğunun iç kısmında adım ve aldığım tarih yazılı..Bilginiz olsun..

Ayrıca her türlü satış ve takasa açığım..Ukitap hesabınız var ise oradan da görüşebiliriz..
Fiyatları uygun tutmaya çalıştım ama yinede 2 ve üzeri alımlarda pazarlık payımız var..
Kargo alıcıya ait ve ptt ile gönderebilirim.
Ödeme olarakta havale yöntemini kullanalım plz..
Bunların dışında her türlü soru vs. sorabilirsiniz..Resimlerin üstüne tıklayıp büyük hallerini görebilirsiniz..
İstenildiği takdirde kitapların her açıdan boy boy resimlerini de koyabilirim..:D
Lakin burda çok kalabalık yapsın istemedim..
Şimdilik bu kadar..Sorularınız için yorum yazın yada fndkfndk@gmail.com adresine mail atın..
Görüşmek üzere.. :)


Altın Kuşun Mezarı 7 tl.
Asla Arkana Bakma 7 tl.
Demir Yürek 7 tl
Küçük Mucizeler Dükkanı 7 tl
İz Bırakanlar Unutulmaz 7 tl
Olmaz Olsun Cüzdanımda Milyonlar 5 tl


Üç Kadın Üç Pırlanta 7 tl (sahaftan aldım)
Rüzgar Başka Topraklarda Sert Eser 7 tl
Aklından Bir Sayı Tut 5 tl (sahaftan aldım)
Türk ve Annem 5 tl 
Elif 5 tl (sahaftan aldım)
Kader Aşkı Tadınca 6 tl


Ayrılık Mevsimi 7 tl
Cehennem Kapıları 5 tl (sahaftan aldım)
İkinci Şans 7 tl (sahaftan aldım)
Yakuza Ayı 6 tl
Sonsuz Güzelliklerin Ardında 5 tl
Muhteşem Gatsby 7 tl


Cuma Kızı 6 tl
Geçmişin Karanlık Yüzü 7 tl
Kızım Olmadan Asla 7 tl
Sırma'nın Günlüğü 6 tl
Soluksuz kalan Kasaba 7 tl
Son Ahit 6 tl (sahaftan aldım)


Avukat 6 tl.
Yakuza Cinayeti 4 tl
Bangkok Güzeli 4 tl
Çay mı Kahve mi Ben mi? 5 tl
Tarihe Yön Veren Zenginler-Yöneticiler 3 tl
Menekşeler Mavidir 5 tl


Babam ve Ben 3 tl (cep boy)

7 Ağustos 2014 Perşembe

MİM : Benim Çiftlerim..

Selinimom beni şu yazısında mimlemiş ve dimiş ki ''sizin kpop-k-drama çiftleriniz nasıl olurdu?'' ...
Düşündüm yok öle bişi bi kere..Dizilerde çok nadir ''ay bunlar çok yakışmış'' dediğim çift olur kpopta ise hiç yok..Olursa hiç hoş olmaz dükkanı kapatır giderim yani..

Neyse gerçi mimin amacı sanırım herkesin kendi oluşturacağı çift idi ama Selinimoya da dediğim gibi..En iyi çift benim olduğum çiftler bi kere..Bensiz hayır.. :D
O yüzden benim yaptığım seçimler çok basite kaçmak gibi oldu, bilindik çiftler oldu ama yiminlen çok uğraştım..Hem hatırlama fikri de hiç fena diil bence.. :) 
Hadi başlayalım..


İlk çiftim Reply 1997 dizisinin bol itişip kakışmalı çifti Seo İn Gook ve Eun Ji..
Dizideki her çift çok şekerdi ama bunlar bi tık öndeydi..
Ayrıca diziyi izlemediyseniz eğer tavsiye edebileceğim dizilerden..


İkinci çiftim Queen In Hyun's Man Dizisindeki Yoo İn Na ve Ji Hyun Woo..
Dizideki uyumları inanılmaz iyiydi ve şaşırmıştım açıkçası..
Kore dizilerinde pek rastlanır şey diil bu ama sonra açığa çıktı.Dizi dışında sevgili imişler..
Hoş şimdilerde ayrıldılar ama yinede bu ikisini izlemek güzeldi.. :)


Üçüncü çiftim biraz uyumusuzun uyumlusu gibi..Tam anlatamadım ama denişik bişi..
My Princess dizisinin sonradan olma uyuz prensesi Kim Tae Hee ve her diplomat böyle olsa dedirten taş gibin Song Seung Heon.. :D
Bu ikisini izlerken oldukça keyif almıştım..
Yoksa normalde çokta çiftlik bi havaları yok ama diplomatın hatrına işte... :D


Eveeett bu yazıdaki tek favori çiftim tartışmasız bu ikisi..
Türk gazetelerinde bile bi ara haberi çıkan Secret Garden dizisinin mükemmelin ötesi olan çifti 
Hyun Bin ve Ha Ji Woon için ,
aralarında gerçekte de bişi olur mu acaba diye çok ümitlenildi ama olmadı ne yazık ki..
20 bölüm boyunca hop oturup hop kalktım ama neyse..
Kısacası mutlaka izlenesi kore dizilerinden..


Son çiftim ise Dream High dizisinin şeker çifti IU ve 2PM Wooyoung..
Gençlik-okul dizisi olmasına karşın sanırım dizideki tek entrikasız çiftti.. :D


Son olarak iseee bu da bonusumuz olsun.. :D
My Girl ve Hotel King dizilerinin en mıçmıç olupta gerçekte aralarında bişey olmayan çifti 
Lee Da Hae ve Lee Dong Wook..


Benden bu kadar..Yazmadılarsa eğer bu mimi Kore Masalına ve Sawako Kuronuma'ya paslıyorum..
Kolay gelsin hanımlar.. :)



1 Ağustos 2014 Cuma

Aashiqui 2 / (2013)



''Ünlü bir şarkıcı olan Rahul, alkolizm batağı yüzünden sahip olduğu hemen her şeyi yitirir. Bir süre sonra hayatını baştan kurmayı deneyecek olan genç yetenek, sanat hayatına da sıfırdan başlamayı göze alır. Bu sırada birlikte olacağı Arohi ile yaşayacağı aşk ona destek olacaktır. '' 

Başrollerinde son zamanların yükselen Bollywood yıldızı Sharddha Kapoor ve ilk kez izlediğim Aditya Roy Kapoor'un olduğu bu bol acıklı ,salya sümüklü hint filmini aslında izleyeli bayaaa oldu..
Lakin filmden pekte hazzetmediğim için yazasım gelmemişti ama sonra düşündüm filmden ziyade müzikleri çok çok güzel olduğundan en azından bir şans vermeliydim..Ve veriyorum.. :D

Film yayınlandığında konusu,afişleri,müzikleri herşeyiyle olay olduğundan bi ara blog ve forumlarda Aashiqui 2 furyası başlamıştı..Üye olduğum bi forumda filmin müziklerinden birini dinleyince izlemeye karar vermiştim ama verdiğim karar beni pek mutlu etmedi nedense..



Şimdi genel olarak baktığımda filmi beğendim diyemem ,çünkü daha çok müzikleri beğendim..Konusuna baktığımızda düşüşe geçmiş bi yıldızın herşeyden kaçıp uzaklaşmak isterken kendince yeni bir star ışığı bulmasıyla bi parça da olsa yükselebileceğine inanması ama bulduğu kızın yükselip kendisinin ise dahada çukura batmasıyla alakalı, fazlaca iç kıyıcı ve mıçmıç olucu bi filmdi.. 

Kızın eski popstar'a duyduğu katıksız sevgi,bardan kurtarmış olmasından dolayı duyduğu bağlılık ve düşüşte olmasının verdiği acıma hissi üçlüsü bana biraz fazla geldi..Yer yer içim kıyıldı diyebilirim..

Ayrıca adama film boyunca kızdım açık söylemek gerekirse..Alkolün nasıl bişi olduğu hakkında hiçbi fikrim yok, kitaplar bağımlılık sayılırsa bi o var benim için, o yüzden alkol bağımlılığı hakkında bişi söylememeliyim belki ama yinede kızın o kadar çabasına rağmen bu kadar aciz olup emzik gibi ağzından alkolü düşürmeyişi ,en ufak bişiyde ona yapışıp sonradan pişmanım ayaklarına yatışı ve bunun defalarca tekrarlanması çok sinir bozucuydu..
Bi süre sonra ''eehh yetti be ,bu ne böyle ''dedim yani..Neyse ki sonra bunun bir hint filmi olduğunu ve bazı şeyleri gözardı etmem gerektiğini hatırladım..  Ne de olsa Bollywood'da abartıların sonu yok.. 


Bütün bunların dışında çekilen yerler,müzikler ve kızın kostümleri çok çok çok güzeldi..Oyunculuklar gayet iyiydi.Tipik danslı,düğünlü hint filmlerinin büyülü atmosferinden ziyade bu film daha gerçekçi -aslında tam kelimeyi bulamadım ama- bi bakış açısına sahipti diyebilirim..
Tavsiye konusunda ise bilemiyorum..Başta da söylediğim gibi ben çok sevemedim,tekrar izlemek istediğim filmlerden değil ama süper müzikleri için bir şans verilip izlenebilir gibi.. 

Bunlarda en sevdiğim aynı şarkının 2 farklı versiyonu...Dinleyiniz efenim.. :)





12 Temmuz 2014 Cumartesi

The Wedding Band / 2012


Selam millet..
Sınava hazırlandığım dönemde ne izleyim ne izleyim diye dolanırken tesadüfen görüp izlediğim dizilerden biriyle geldim bugün..

Wedding Band 2012-2013 yılında ekranlara gelen Amerikan yapımı komedi dizisi olmasına karşın tek sezon olması sebebiyle çerezlik sayılabilecek yapımlardan..Topu topu 10 bölümcük yani..

Final olarak verdikleri bölüm aslında devamında neler olduğunu baya merak ettiriyo ama yapımcıdan izin çıkmayınca devamı çekilmemiş ve bizim diziler gibi zınk diye bitiriverip,elde kalan bölümü final diye seyirciye kakalayıvermişler..

Soldan sağa
Yerleşik hayata geçmiş ,evli barklı çoluğu çoğu olan ama müzikten ayrılamamış Eddie
Grubun daldan dala hoplayanı ,kız peşinde koşanı Tommy,
Grubun ünlüsü ,bi sürü ödüllüsü Stevie 
ve Eddie'nin kardesi,ezik baterist Barry..

Oyuncu kadrosunda bilindik oyuncular olmasına karşın diziyi götüren şahıs Megan fox'un kocası olan Brian Austin Green..Hatta birkaç bölümde Megan Fox da oynamış..Ayrıca şarkılara yapılan yeni düzenlemelerde gayet hoştu söylemeden geçemiycimmm..


Neyse konuya gelirsek eğer Wedding Band hayata tutunamamış,hayattan beklentisi olmayan ve hiçbir yerde dikiş tutturamamış 4 umursamaz adamın sıkı dostluğunu,maceralarını,başlarından geçen ilginç olayları ve eğlenceli hayatlarını anlatıyo.

Kendi hayatları hiç normal gitmeyen bu adamların tek yapabildikleri şey şehir düğünlerine katılıp eğlenmek olunca sadece şehir düğünleriyle de kalmayıp bekârlığa veda partilerine, mezun toplantılarına ve buna benzer eğlencenin, içkinin ve nedimelerin olduğu tüm alanlarda boy gösteriyolar. 
Hayatları düğünlerde çalan gruptan öteye gidemeyince kendilerini eğlenceye, içkiye, müziğe vuran grubumuz çılgınlıkta sınır tanımıyo diyebiliriz..Ve rakip grup Armegeddon'la olan didişmelerini de unutmamak lazım..
    

Envai çeşit düğün görmesi bakımından eğlenceli ama düğünlerin sonunda mutlaka tabiri caizse götürülen nedimelerin olması biraz bayıyo bi süre sonra..Lakin şu üstteki kırmızılı hatunun asistanı olan pembeli hatuna yaptıkları komikti..Her bölümde giren tanıdık konuk oyuncular diziye renk katsa da yinede dizinin anlattığı belli bir konu yada belli bir olay örgüsü yok..

Bu açıdan bakıldığında pek matah bişi diilmiş gibi görünüyo -ki bence öyle- ama çerezlik bişi arıyorsanız belki iyi bir seçim olabilir..Ama mübarek ramazan günü müstehcen sahnelere dikkat.. :D

    

6 Temmuz 2014 Pazar

Mim : Soru-Cevap 20 ...

Selam millet.. 
Sınav yüzünden iyice yaydığım blogumu böyle blog çölünde başıboş, avare bırakmışken aslında dönüşümü böyle kolaya kaçarak ilan etmek istemezdim ama mimin süresi dolmadan bunu da yazmam lazım..(belki de çoktan dolmuştur) :p 
Eva çok sağol bebişim..Sayende acık daha tembellik yapabilcem.. :D
Blog açma hikayeniz nedir?
Aslında hiiiiç öyle alengirli bi hikayem yok..3 arkadaş birlikte oluşturduğumuz ve asya kültürüyle ilgili yazdığımız bi blog daha var zaten ama bunda herşey olsun istedim..Tek bişeye bağlı kalmadan..Yazsam mı yazmasam mı kotarabilirmiyim acaba diye düşünürken öyle ortaya çıktı işte..
Blogunuzun ismi nereden geliyor?
Nickimden geliyo aslında..Sonradan değiştiririm diye düşündüm ama sevdim..Şimdi bi baktım da..Kalsın kalsın iyi böyle.. :)


Hangi mevsimi seversiniz?
İlkbahardan yaza geçiş dönemi..:D Ne çok sıcak ne çok soğuk..Mis gibi çiçek,ıslak toprak kokusu,bayıltmayan sıcacık güneş filan..
Bu mevsim size neyi çağrıştırıyor?


Immm karpuz,kavun..:D Bide pencerelerden püfür püfür rüzgar eserken uyumak..

Kırmızı ruj mu eyeliner mı?

Sanırım kırmızı ruj..Daha çok pembe insanıyım ama bu ara kırmızıyı seviyorum..

Blog yazmak size ne kazandırdı?
Daha fazla arkadaş.. :D
Kitap okumak mı bir şeyler yazmak mı?

Kitap,kitap,kitap...

Şiir mi, roman mı, hikaye mi?
Ay roman kesinlikle..Hikayede olur ama şiir diyince bile içim kıyılıyo... hoff..





En çok etkilendiğin film?

Yerçekimi (gravity)..Gıcık kardeşimin gecenin bi yarısı açıp sonra uyuyunca tek başıma izlemek zorunda kaldığım film..Yemişim uzayını arkadaş ,ayağım toprağa bastığı sürece mutlu bi insanım ben.Bunun yüzünden hayatımda bu kadar gerildiğimi hatırlamıyorum yeminle yaa..
Hoff hafakanlar bastı yine beni..
Hangi tür kitap/film?
Her tür kitabı okurum..Ama filmde tercihim romantik komedi..Sevmiyorum beni geren şeyleri.


Öğrenci olma mı iş hayatı mı?
Yarı zamanlı öğrencilik...kkk


Kitap okumak mı film izlemek mi?
Kitap tabiside..
Klasik giyim mi spor giyim mi?
%50---%50 diyelim şuna...


Almaktan asla vazgeçmeyeceğiniz şey?
Kar küresi..<3


En sevdiğiniz yemek?
Ooo liste uzun ama Hangel birinciliğe oynar ..






En sevdiğiniz dizi?
My Girl..


Özel yeteneğin olsa bunun ne olmasını isterdin?
Görünmez olmak hiç fena olmazdı..Olmuyosa HP'nin görünmezlik pelerini de işimi baya görürdü.. kkk

Hasta olmanın en kötü yanı nedir?
Ağrı çekmek..Ya da ortalıkta fırt fırt diye dolanmak...


Alınacak listen var mı?

Yok demeyi planlıyodum ama düşününce galiba birazcık varmış.. :D
İlk aldığın makyaj malzemesi?

Metalik beyazımsı oje..Çok seviyorum.. :)



Baya geciktim aslında bu mim için ama yapmadılarsa mim'i Supercell'e eskaymak'a ve koremasalı'na paslıyorum..




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...