Ateşböceklerinin Mezarı II. Dünya Savaşı'nın sonuna yakın bir dönemde Japonya'da geçer. Filmde, bombalanan Kobe şehrinde hayatta kalmış 14 yaşındaki Seita ve onun 4 yaşındaki kızkardeşi Setsuko'nun umutsuz çabaları anlatılır.
Filmin başlangıcında, nasıl sonlanacağı sezinlenmektedir. Seita Sannomiya İstasyonu'nunun karanlık bir köşesinde terkedilmiş ve bir deri bir kemik halde ölür. Ardından ruhu kızkardeşinin ruhuyla bir araya gelir ve kardeşler trenle çeşitli istasyonlara giderlerken geriye dönüşlerle ve fon sesiyle geçmiş anlatılır.
Liman şehri Kobe'ye bombalı saldırı yapıldıktan sonra anneleri ölen Seita ve Setsuko teyzelerinin yanına giderler. Başlangıçta iyi görünen teyzeleri zamanla çocuklara daha az yemek verip daha kötü davranmaya başlar. Bunun üzerine kardeşler şehrin dışında yer alan eski bir sığınağa taşınmaya ve kendilerine bakmaya karar verirler.
Seita, kendisi ve kardeşi için tarlalardan sebze çalmaya ve bombalama esnasına evleri yağmalamaya başlasa da yiyecek bulmak giderek zor bir hale gelir. Sonunda küçük kız yetersiz beslenmeden ölür. Seita kardeşi için insanlardan uzakta yalnız bir cenaze töreni düzenler. Ardından kızkardeşine ait küllerin birazını şeker kutusuna ekler ve kutuyu ve babasının fotoğrafını birlikte ölene kadar taşır.
Filmin sonunda Seita ve Setsuko'nun ruhları görülür. Artık sağlıklı ve iyi giyimli görünmektedirler ve yan yana oturarak günümüz Kobe'sine bakmaktadırlar.
Ateşböceklerinin Mezarı Isao Takahata'nın yazıp yönettiği 1988 Studio Ghibli yapımı çok eski bir animasyon filmi. Asya filmlerini izlemeye başladığımdan beri sağdan soldan mutlaka izle diye tavsiyeler alsam da konusu yüzünden açıkcası bi türlü cesaret edememiştim..Bugün ise bi anlık cesaretle hadi bi izleyeyim dedim ama boğazıma oturan yumru sanırım o cesareti tam anlamıyla verememiş olduğunu gösterdi bana..
İzlerken başı sonu belli olduğundan çok kasmadım kendimi ama çok çok iç acıtıcı, '' nasıl bi dünya bu ,insanlık öldü mü yahu?'' dedirten bi yapısı var animasyonun..
Hikaye aslında Akiyuki Nosaka'nin aynı isimli romanından temel alarak oluşturulmuş.Ve Nosaka'nın 2.dünya savaşı sırasında küçük kardeşinin Setsuko gibi hayata veda etmesi gibi gerçek bir olaya dayandırılmış..Animasyon tarihinin en sarsıcı filmlerinden biri olarak gösterilse de Hotaru na Haku savaşın ne denli acımasız olduğunu,arka planda yaşanan trajediyi,savaşın ideolojisini değil de insani değerleri gayet açık ve net olarak göz önüne sermesi bakımından bence çok önemli bi anime..
O yüzden benim gibi ertelemeyin ve mutlaka izleyin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder